27 Ağustos 2013 Salı

5-tahran, siraz, isfahan

kursun yakininda bir sinema muzesi var. kurstakilerden bir grupla oraya gidiyorum. bazen cok tekrarlardan olussa da iran'da muze isini kotariyorlar. en alt katta kucuk bir odaya sinema duzenegi kurmuslar. birkac dakika eski bir filmlerini izleyebiliyorsunuz. muzenin binasi bir bahcenin icinde. iran'da hangi sehirde olursa olsun bahceler gercekten  guzeller. cogunda kafe de var. ancak ramazan nedeniyle gunduz hicbirisi acik degil. kantinimize ilk gunlere gore daha cok cesit gelmeye basladi. disaridayken bazen firin ve pastanelerden yiyecek sey ariyorum. ancak tum hamur isleri tatli. nasilsa bir firinda anadolu ketesine benzer bir sey gorup aliyorum. farsca kata dedikleri bir hamur isinin ermeni mutfagindan oldugunu soyluyor arkadasim. tahran'daki ermeni kiliseinin onunde kata icin meshur bir yerleri oldugunu da ekliyor. 


sinema muzesi 

bulabildigim tuzlu hamur isleri


bu hafta siraz'a gidecegiz. kursta turkiye'den gelen ve gecen hafta hemedan'i gezmis bir grup var. onlari benimle siraz'a gelmeye ikna ediyorum. sirazda gezecek yer cok oldugu icin bir grupla gitmek masraflari azaltabilir. o hafta sii inanciyla ilgili bir yas gunu oldugu icin bir gun ders yok. ertesi gun de gitmeyip hafta sonu ile birlestirerek dort gunluk bir tatil ayarliyoruz. benim planim ucungu gece isfahan'a geceip oradan tahran'a donmek.

grubumuzdaki arkadaslar indirim konusunda gercekten yetenekliler. otobus biletini bile fiyatini bayagi dusurerek almislar. yine jonoub(guney) terminalinden cikiyoruz yola. otobus siraz'a yaklastikca ahestelesiyor. sonunda ulasiyoruz. gruptan bir arkadas bir otel ismi ogrenmis oraya gidiyoruz. ancak otelde banyo ve alaturka tuvalet tek odada oldugu icin bir koku var ve ben burayi istemedigimi soyluyorum. etrafta baska otel bakmaya gidiyoruz. epey guzel bir kuveti olan jame jam oteli icin arkadaslar is basinda diger otelle ayni olana kadar fiyati indirtiyorlar ve yerlesiyoruz. 

resmi tatil oldugu icin bircok yer kapali ama en azindan hafiz'in kabrine gitsek diyoruz. resepsiyondaki hanim oranin da kapali oldugunu soyluyor. en azindan gezecek acik cami bulabiliriz diye yine de cikiyoruz. ozellikle erkek arkadaslar yurumeye pek hevesli degil taksi tutmak istiyorlar. biz parkta otururken tutuyorlar da. genel bir sehir turu yapmakve bir iki cami gezmek fikrindeler. kabulden baska care yok. once bir camiye gidiyoruz. aslinda yas gunu oldugu icin belki farkli bir rituel vardir diye camiye gitmeye hevesliyim. ancak buraya giriste kadinlardan cador dedikleri bir tur carsaf giyilmesi isteniyor. zaten her yerimiz kapali oldugu icin bu zorlama bana cok sacma geliyor. isteksizce almak zorunda kaliyorum ama ziyaret boyunca somurtuyorum. burasi zaten camiden ziyade bir imam turbesi. benim sus unsuru olarak sevmedigim abartili bir ayna dekorasyonu var. adini bile gicigina ogrenmek istemedigim bu ziyareti bitirip baska cami ve bahcelere bakiyoruz ama kapalilar. otele gidip aksam yemegine kadar dinlenmeye karar veriyoruz.

yemege haft khan isimli bir restorana gidiyoruz alt kat acik bufe ve uzaktan epey cesit var gibi gorunuyor ancak arkadaslar fiyati ogrenince hemencecik ust kattaki daha ortalama fiyatli kisma gecmek istiyor. burasi bile grubun yarisina pahali geliyor ve onlar disarida baska sey bakmaya gidiyorlar. biz oturuyoruz. servisi yavas olsa da guzel bir restoran. yemekten sonra tekrar birlesip kur'an kapisi'na dogru yuruyoruz. burasi eskiden sehre giris kapisiymis. kapi gecen yuzyilda yenilenmis. simdi ise halkin vakit gecirmesi icin guzelce duzenlenmis. haci kirmani'nin kabri de burada. biraz dolasip rastgele bir sokaga daliyoruz. forough isimli bir kafeyi seciyor gozlerimiz ve oturalim diyoruz. disaridan cok siradan duran kafeyi oldukca begeniyoruz. ertesi gun de buraya gelmek istedigimizde sirazlilarin da burayi cok sevdigini oturacak yer bulamamizdan anlayacagiz.

kur'an kapisi

sabah erkenden kalkiyoruz. otel kahvaltiya inenlerden hangi odada kaldiklarini sorup kaydediyor. ilk kez boyle bir sey goruyorum. bugun sehrin biraz disindaki pasargad, naks-i rustem ve persepolis(taht-i cemsid)'i gezecegiz. yesil renklilerinden bir minibus-taksi kiraliyoruz. pasargad'da kurus'(cyrus)un buyuk mezari karsiliyor bizi. normalde ucretsiz rehber masasi var ama rehber yok ortalarda. biz de kendimiz geziyoruz. mezarin sag tarafina dogru yuruyunce hukumdarin sarayindan gunumuze ulasmis kalintilari goruyoruz. yapilar genis bir alana dagitilmis anladigim kadariyla. aciklamalardaki isartelerden bir de kopru gozume carpiyor. bu iklimde ve toprakta bir nehir vardiysa bile zayiftir diye dusunuyor bir yatak falan goremiyorum. 

 kurus'un mezari

 balik ayakli koc tasakli tasvirler

 civi yazisi. ben ben ben sunun bunun oglu kurus yaziyordu.

kalintilar 

bu penceresiz evciklerin ne oldugunu anlamadim


pasargad'i geride birakip naks-i rustem'e ilerliyoruz. burasi kaya mezarlarinin oldugu bir yer. daryus(darius) da burada gomuluymus. giriste azeri bir memur var ve bize iranli degil yabanci bileti kesmek istiyor. ogrenci karti olan indirimci dostlarimin kabul etmesi mumkun degil. 20 dakika falan tartisiyorlar. adam iceride kamera kaydediyor size yabanci bileti kesmem lazim diye israr ediyor. kamera neyi kaydediyor anlamak guc. sonunda bizimkiler galip geliyor. fotolarimizi cekip efendi efendi ayriliyoruz.



naks-i rustem


yorulmus ve acikmis olmaliyiz. en azindan taksici boyle dusunuyor ve bize yol ustunde bir restoran oneriyor. ben patlicanli kiymali bir yemek aliyorum. persepolis de pasargad gibi sari bir corakligin ortasinda yukseliyor. hatta onun daha gelismisi diyebiliriz. galiba beklentim yuksek oldugu icin bekledigimi bulamiyorum. misir tapinaklari daha carpici gelmisti. persepolis'i buyuk iskender'in kiskancliktan daryus'un bu buyuk sarayini harap ettigi soyleniyor. belki bu harap olmusluk da yargimi etkilemistir. buna cok takilmadan kendimi taslardaki ayrintilara birakiyorum.

hava cok cok sicak. kalintilarin yanindaki kafeden belki su bulurum diye gidiyorum ama kapali. taa ucta   guvenlik gorevlilerinin orada bir su makinesi var. icerken ellerimi buz kesiyor suyun soguklugu. bakimdaki yerleri gezip hediye dukkanina geciyorum. "fara vahar"li bir anahtar asma seyi aliyorum. sutunlarin orayi gezip son fotograflarimi cekiyorum. 


Persepolis
yesiller sizi aldatmasin her gun sulanarak olusturulan bir alan

ust kisimda daga oyulmus mezar yeri

mezar yerinden ayrinti


iki basli yontu

yamali bohca

bu agaclar tum iran'da hala sembol olarak varlar

muhtemelen koruyucu

sutunlar ve anlamadigim su evcikler


otele dondugumuzde yine acikmis durumdayiz. otelin yemekleri iyi degil yemiyorum. arkadaslarimizdan ikisi isfahan'a gitmek icin ayriliyor. biz de disari cikiyoruz. bizimkiler yine dunku kafeye gitmek istiyorlar. kafenin karsisindaki dun kapali kapinin ardini merka ediyorlar. bugun orasi gercekten acik. ziyaret kismi kapatilmis ama bahceye girmek mumkun. kafesi ve restorani da var. kafe otantik ama klima olmadigi icin oturmak pek mumkun degil. ama bahce oyle serin ki. siraz'in en guzel yani bahceleri olsa gerek. yine bizim forough kafe'de vakit gecirip otele donuyoruz.

bugun siraz'i gezecegiz. tembel arkadaslarim yine taksi tutmak istiyorlar. ilk kerim han'in kalesine gidiyoruz. kerim han zend hanedaninin kurucusu ve siraz'i baskent yapmis. iran'i islam'in gelisinden beri uzun sure farslar yonetmemis. zendler dogrudan fars olmasa da en azindan turk degil ve iran tarihinde farslar acisindan ozel bir yerleri var. tahran'da bile devrimden sonra bircok sokak ismi degistirilirken zendlere ait isimler aynen birakilmis. biraz suslu bir kale burasi. savunmadan ziyade yonetme amacli yapilmisa benziyor. 





kerim han'in kalesi


kalenin suslemeleri restore ediliyor.

sonunda siraz'da en cok merak ettigim yer olan hafiz'in kabrine sira geliyor. kapida kuslara hafiz fali ceken amca zorla bir tane hediyor ediyor bana. kabrin bahcesi turlu ciceklerle dolu. ben turbede cilginca hafiz fali bakan insan bulmayi hayal ediyorum. ama herkes uslu uslu ziyaretini yapiyor. sanirim fallar ulu orta degil de bir kosede cekiliyormus. arkadaslar fotograflarini ceker cekmez hadi gidelim demeye basliyorlar. oysa ben hediyelik satan yerlere bile adam akilli bakamiyorum. kalbim bu bahcede kalarak buradan ayriliyoruz.

"ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde,
gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
ve serin selviler altında yatan kabrinde,
her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter."



falci amca

arkadasimin tombik parmaklari ve falim

hafiz-i sirazi'nin kabri

kubbeden ayrinti

siraz'in diger unlu ismi sadi'nin kabrine gidiyoruz. sadi beni hafiz kadar etkilemiyor ama kocaman bahcesindeki hafiz'a da selam ediyorum.

sadi'nin kabri

internetteki fotograflarindan bile etkilendigimiz irem bahcesi(bag-i irem)ne geciyoruz. ilhanlilar doneminden kalma yapiya selcuklular da bayagi ilavede bulunmus. havuzun rengi nedeniyle bahcedeki bina cok hos gorunuyor. siraz universitesi burayi botanik bahcesine donusturmus. cimlere uzanip biraz dinleniyoruz.


irem bahcesi

apacik bir alandan siraz'in kapali carsisina yani bazar-i vekil'e gidecegiz simdi. aslinda carsi kerim han'in kalesine cok yakin. kerim han kendisini halkin vekili diye isimlendirmis bu vekiller oradan geliyor. pazara girmeden vekil hamami'ni goruyor ve ziyaret etmek istiyoruz. hamamin icinde balmumundan heykellerler eski devirlerin hamam sefasini sergilemisler. ben oradan vekil camiine de gidiyorum ve carsiya dagilip giriyoruz. vekil camii de kale gibi hayli suslu.


vekil hamami

 vekil camii

giristeki mukarnaslar

 bazar-i vekil

baharatlariyla mutlu satici


fotograflarima gore narencistan-i gavam bahcesine de gitmisiz. sanirim ac oldugum icin kotu fotograflamisim o yuzden koymuyorum. pazardan sorarak acik bir restoran bulduk. pek secenek olmadigi icin tavuk kebap aldim. yarisini yiyemedim zaten. arkadaslar yemekten sonra fars tarih muzesini de gezip tahran'a donmek uzere benden ayrildilar. ben de mutadim uzere nargile kafe aramaya ciktim. sirazli bir gencin tarif ettigi yere gittim. ancak orasi bir muzeymis. yakinlarda bir kafe tarif ettiler. kafe kucuk avm tarzi bir seyin son katindaydi. pazar ramazan nedniyle belli bir saate kadar buyuk oranda kapali oldugu icin orayi gezmeyi ertelemistim. hafiz'in kabri de aksam cay icmek icin beni bekliyordu. sonrasinda da otobuse atlar isfahan yoluna duserim diyordum. bunlari dusunerek nargilemi hopurdetiyordum. kafede bir piyanist santor dunyadan muzikler caliyordu. kalkayim diye dusunurken genc santorden googoosh'un bir sarkisini calmasini istedim. ayip olmasin diye sonraki bir kac sarkiyi da bekledim. artik havasizliktan mi nedir biraz basim donmeye basladi ve dizlerimin gucunun cekildigini hissettim. tahran'da da arabadayken bir kez boyle olmustu. gecer, gecmeli diyerek kalkip hesabi odedim ve merdivenleri inerken hoooop bayildim. orada bir beyle hanim varmis hemen yanima geldiler. kafenin sahibi de geldi. farsca havadan oldu havadan diye onlara anlatmaya calistim. sekerli su getirdiler. zaten sonra da seker cikolata ne bulurlarsa verdiler elime. oysa tansiyonum nedeniyle tuza ihtiyacim olsa gerekti. dustugum yerdeki berber dukkaninin klimasi iyi calistigi icin oraya gecip oturdum. hala gitmek istesem de dermanim yoktu. bir saat kadar oturdum. sonrasinda da yavas yavas yuruyerek carsiya soyle bir bakip ciktim. hafiz'in kabri'ne gitmekten de vazgecip dogrudan otogara gittim. gece yolda da kusunca besin zehirlenmesi diye dusunmeye basladim tavuklari sevmemistim zaten. halsiz bir sekilde daha sabah ezani okunmadan isfahan'a ulastim ve otogar kapaliydi. disarida acik bir sandvicci bulup zehirlendiyse iyi gelir diye yogurt sordum olmayinca ayran aldim. ezan okununca otogari actilar birden aklima mescide gidip uzanabilecegim geldi. oyle de yaptim. ancak bir saat falan sonra otogar gorevlisi mescidi kapaticam hadi cikin diye geldi. goruldugu uzere soyle oldu boyle oldulu bir aksam ve gece gecirmistim.

sabah kalmadigim abbasi otel'de kahvalti yaptim. gecen sefer gezemedigim yerleri gezeyim diye yola koyuldum. ilk sirada hest behest vardi. ancak orasi onarimdaymis. henuz pazar da acilmamisti. parka gezinmeye basladim. ancak dunden kalma halsizligim devam ediyordu. bari bir kose bulayim da uzanayim diye dusndum fakat her yere erkekler uzanmisti. yalniz bir kadinin uzanmasini simdi sorun yaparlar diye bir kuytu aranmaya devam ettim. arkamdam kediymisim biri pisss pisssss diye biri laf atiyordu. iyice sinirlendim. sonra bir genc klasik neredensiniz sorusuyla konusmaya basladi. laf atan o muydu emin olamadim ve ben de konusmaya basladim. sadece farsca bildigi icin ben de pratik yapayim bari dedim. bugun naks-i cihan meydaninda israil'e karsi bir gosteri varmis. istersen oraya gidebiliriz dedi. motorsikleti varmis onunla gittik. rejim destekcisi buyuk bir kitle meydandaydi. bana en ilginc gelen yani insanlarin uzerine gul suyu sikan arac oldu.




hest behest'in icinde oldugu park

ali kapu'nun orada israil lanetleniyor

yine de cocuklarin kendi gundemi var


genc evde isim var diyerek beni tekrar parka birakti. ben de kuytu arama isime dondum. baktim bulamayacagim bir kadin grubunun oldugu tarafta calilarin oraya kivriliverdim. uykumda gruptaki kadinin sesiyle uyandim. turk oldugumu ogrenince hurrem hurrem diye kollarini acti. evet yine bir bolumunu bile izlemedigim turk dizisi nedeniyle havadan bir sempati kapmistim. kadin yorgun gorundugumu anladigi icin beni evine davet etti. yolda dedigine gore evden kacan bir iranli oldugumu dusunmus yatarken gorunce. istanbul'a gelme planlari yapiyordu bosanmis konukseverim. hatta mumkunse orada evlenme. evde pazarin acilma saatine kadar bir seyler falan icip yorgunlugumu attim. konkur dedikleri universite sinavina girmis oglunu bana eslik etmesi icin yanimda gonderdi. cocuk soyledigine gore tiyatroda isfahan'in en iyisiymis ancak ekmek parasi icin mimar olmayi planliyordu. ama iran'da da turkiyedeki gibi sinav sistemi habire degisiyormus bu yuzden cocuk kaygiliydi. bir de tum iran gezim boyunca gordugum en hos ve kibar erkek kendisiydi. bana annesinin tavsiyesi uzerine eski bir isfahan sokagini gezdirdi. sokak yezd sokaklari tarzindaydi. alisverisimde ve aksam yemegimde eslik etti. tahran otobusune binene dek de beni birakmadi.



eski isfan civari. 


detay



eskiden kapilarda iki farkli tokmak varmis. nima anlatiyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder