23 Ağustos 2013 Cuma

4-tahran, yezd


kurs devam ediyor. ben orta seviyenin ilk kurundayim. uyduruk bir sinavla beni bu kura yerlestirdiler ama memnunum. neredeyse hepimiz az cok olayi ceviriyoruz. sadece cin'den gelen arkadas hocanin sorduklarini pek anlamiyor. guney kore'den gelen baska arkadassa anliyor ama en az 5 sesi cikaramadan farsca konusuyor. kitap almak icin inkilab-i islam caddesine gitmemi onerdiler. ayni isimle bir metro duragi var. bizim kurs tejris metro duragina yakin oradan gideyim diyorum. ancak tejris dagin dibi oldugu icin metro in in bitmiyor. tahran metrosunun 4 farkli hatti var. bindigim hattan inkilab'a gidene gecmek icin hat degistiriyorum. metroda kadinlara ayrilmis vagon yeri var ama   diger vagonlara kadin erkek birlikte binilebiliyor. vagonlarda birden nadya komanaci bunu kullaniyor diye bagiran sener sen versiyonu saticilar goruyorsunuz. cok fazlalar. mutlaka satiyorlar da ellerindekini. oje, kolye, kiyafet, pil... kitapcilardan sadi ve hafiz bakiyor, aliyorum. ozellikle hafiz'in o kadar cok cesitli baskilari var ki. yorulunca sinemaya gitmeye karar veriyorum. asghar ferhadi'nin ghozeshte filmine. dili meger fransizcaymis. en azindan altyazi farsca. film eh iste. cikista arkadasim arayip disarida yemek yiyelim diyor. beni aliyorlar ve bir restorana gidiyoruz. arkadasimla gittigim kebapci olmayan restoran ve kafelerin disaridan oyle olduklarini anlamam bir yabanci olarak mumkun degil. iceride yiyecek bir sey olduguna dair neredeyse bir isaret bile yok. makarnasi guzelmis ben de onlarin sozunu dinliyorum. yaniltmiyorlar beni.

tahran'da bizdeki gibi semt pazarlari yok. gunluk pazar dedikleri ucuz ve taze oldugu iddia edilen bazi yerler var. arkadasim beni oraya goturuyor. evet ucuz ama hayir taze degil. gercekten fakir insanlar icin olsalar gerek. iran'da pilav kadar yaygin bir yemek daha var: "gorme sebzi". meyve sebze satan her yerde bir makineden yesillikleri kiyip paketliyorlar ve insanlar bununla adi gecen yemegi yapiyor. kis adasi'da yedigim yesil bir yemek bagirsaklarimi bozdugu icin bu yemyesil yemegi yemeye yanasmiyorum. iran mutfaginda yesillik sofranin olmazsa olmazi. ekurisi de peynir. iftar sofralarinin da olmazsa olmazi. sokak aralarinda bile mutlaka yesillik satiliyor. ramazan'da bizim pidemiz gibi onlarin da hellim asi dedikleri bir corbalarini eve goturmek bir gelenek. et lifleri eklenmis bulamaca benziyor bu corba. bir de kelle paca cok seviyorlar. iran'da siyah zeytin gormedim ve kahvaltida zeytine cok az rastlaniyor. benim rastladiklarim da genelde aciydi. zeytin tursu gibi yemegin yaninda yeniyor. cok cesitli ve guzel tursulari var. ben normalde ahmed tea'yi cok severim ve iran'da bolca buluyorsunuz bu markayi. yalniz son gun kesfettigim iran'in kendi cayi "golestan"in demlemesini kesinlikle denemelisiniz. bir de sofralara sari degil yesil misket limonu geliyor. surekli kebap yiyen bunye icin iyi bir sey bence. ben bile limon yemeye basladim ayrilmadan once.


sokak yesillikcisi

iranlilar meyve kurusuna da duskunler

bu haftaki planimiz yezd. buraya benim sinifimdan gecen hafta da isfahan'da otelin bahcesinde oturdugumuz arkadasla gitmeye karar veriyorum. alman-fransiz karisimi bu genc arkadasimi seviyorum cunku her seyi cabucak anliyor ve centilmen. internetten kalacak otellerin fiyatlarina bakiyoruz. evdeki arkadasim yezd'deki otellerde 1 dolara damda bile yatabilecegimizi soyluyor. bizim internetten buldugumuz silk road otel'i tavsiye ediyor. bu sefer otobus'e terminal-i jonoub yani guney terminalinden biniyoruz. biraz buyukce bir bina. biletleri yine arkadas aliyor ben ona oduyorum. ancak haspama kirman otobusunden satmislar bileti. sabah 5 gibi yezd terminali degil de otobanda indirildigimizde ayiyoruz duruma. otobus soforu bizi yolun kenarinda taksicilerin bekledigi yere goturup tekrar otobusune donuyor. pazarlik sansimiz pek yok taksiyi tutup otele gidiyoruz. bizimle birlikte bir molla adayi da taksiye biniyor. yol arkadasim erkek oldugu icin sadece onunla konusup dinini soruyor. bizimki dinim yok gibi bir sey diyor ama farscasi o kadar iyi olmadigindan allahtan gelecegin mollasi anlamiyor. otele ulasiyoruz. ben hemen damda yatmak istedigimizi soyluyorum ancak uykusundan uyandigi icin huysuz olan gorevli gecen sene birileri dustu yasssah diyor. israr etmek istiyorum ama yonetici uyudugu icin ise yaramiyor. dormitory dedikleri ranzali yere gidiyoruz. kimse olmadigi icin kahvaltiya kadar dinleniyoruz.

dama izin vermeseler de otel epey ucuz. yalniz banyo ile alaturka tuvalet ayni yerde ve kullanim umumi. ben burada yikanmam diye ariza cikariyorum. ek para odeyeyim banyo bulun bana diye agliyorum. bos odalardan birinin banyosunu gosteriyorlar. oteli seviyorum. basit kahvaltimizda filtre kahve var! iran'da kafelerde bulmak kolay degil filtre kahveyi. masada bir hanim tur hizmeti verdiklerini soyluyor. yarim bir sehir turu ve col gezisini tek gune sigdirmak istiyoruz. 


silk road otel'in eyvani


ogle olunca sehir turu icin bir bey geliyor ve arabasina gidiyoruz. ilk duragimiz yezd ateskedesi. yezd zerdustler icin onemli bir merkez. islami yaymak icin arap ordulari irani ele gecirince zerdustlerin buyuk bolumu yavas yavas hindistan'a gidiyor. unlu sonmeyen ateslerini de yanlarinda goturuyorlar. ates daha sonra yezd sehrine getirilmis ve bayagi sonralari da yezd'e hindistan mimarisinden esinlenen bir tapinak yapilip ates icinde muhafaza edilmeye baslanmis. benim hayal ettigim gibi rahipler gece boyu ufleyip atesi canli tutmuyorlar sadece sabahlari kullerini alip kontrol ediyorlarmis. tapinagin girisinde tepede bizim ahura mazda diye andigimiz iranlilarin feroher(?)/ fara vahar dedikleri meshur sembol var. zerdust inancina gore melege denk gelen bir tasvir. kanatlarindaki uc katman eline, beline, diline sahip ol gibi bir anlama sahip rehberden anladigim kadariyla. elinde tuttugu yuzuk tanriya bagliligi simgeliyor. rehberimize gore gunumuzdeki evlilik nisanesi yuzuk de buradan geliyormus. arayin bakalim dedi. wikipedia oyle demiyor rehber bey. 


yezd ateskedesi




yuzyillardir sonmedigine inanilan kutsal ates


atesgedenin kucuk bir muze bolumu var. burayi gezip benim tirsip durdugum sessizlik kulelerine yani dehmelere gidiyoruz. zerdust inancina gore toprak kutsal ve temiz oldugu icin oluler topraga gomulmuyor ve bu kulelerde akbabalarin yemesi icin konuyormus. eskiden kuleler sehrin merkezine cok uzakmis. ancak sehir buyuyunce neredeyse kuleye kadar gelmis. 1940larda saglik gibi nedenlerle zerdustlerin bu ritueli yasaklanmis. kulenin hemen yakininda onlara ozel bir mezarlik alani yapmislar. ancak mezarlarin sayisi bekledigimden cok az. iyi durumdaki zerdustler sehri terkettigi, kirsalda yasayanlar da oluyu buraya getiremedigi icin azmis sayi biraz da. kuleye yururken terkedilmis bazi yapilar goruyoruz. burada oluye uygun merasimi yapma, tepeye cikarma ve denetleme ile ilgilenen gorevliler yasiyormus eskiden. badgirleri bile varmis.

 sessizlik kulesi (dehme)


oluyle ilgilenen gorevlilerin yasadigi binalar


kuleye cikan yol ozelmis ve gorevli disinda kimse gitmezmis. eskiden guzel taslari varmis yolun. sicakta kuleye tirmaniyoruz. motorsikletli iki genc araciyla tepeye cikip gulerek bize bakiyorlar. ve o cok korktugum bolume giriyoruz. yabani hayvanlar olulere gelmesin diye kulenin tepesini cevirmisler. burada sadece gokyuzunu goruyorsunuz. icimi tuhaf bir dinginlik kapliyor. tabi etraf bos oldugu icin. rehber oluleri nasil koyduklarini anlatmaya baslayinca tekrar oluler ve akbabalar hayal edip tirsmaya basliyorum. dairenin ortasinda bir delik var. buraya kemikler toplaniyormus anladigim kadariyla. sonra ustune bir sivi dokuluyormus. 
oluleri biraktiklari alan

baska ayrintilar da anlatiliyor ama gonlum bir an once alandan cikmaktan yana. buradan daha ferahlatici bir yere yezd'in en buyuk badgirine gidecegiz. badgir ruzgar tutucu demek. yezd normalde colun ortasi ve sicak ruzgarlar esiyor. etraftaki daglardan kanallarla getirilen sular bir havuza biriktirilip badgirden gelen ruzgar suya temas ettiriliyor ve etrafi sogutuyor. bir cesit eski tarz klima-buzdolabi etkisi. gorecegimiz buyuk badgir eski bir devletluye ait dovlet-abad bahcesi'nde. bahcede bir kafe ve restoran var ama ramazan. bagdirin altina gecip serinligi hissediyoruz. yapinin rengarenk kucuk camlari dikkat cekici. bu canli renkler sineklerin binaya girmesini engelliyormus. rehber ipadimi alip orada fotografimi cekmek istiyor. bensiz de fotosunu aliyor ama yamuk :)

dovlet-abad bahcesi ve badgiri


 havuzdan bakarak badgirden gokyuzunu arama


binadan detay

rehberin cektigi guzel camin yamuk fotosu 

otele donme ve dinlenme vakti. rehbere isfahan'da hediye ve hali fiyatlarinin el yakiciligindan bahsediyor yezd'de durumun nasil oldugunu soruyorum. bir arkadasinin hali dukkani varmis oraya goturebilecegini soyluyor. otele cok yakin oldugu icin neden olmasin diyoruz. dukkan sahibi bize halilarla ilgili bilgiler veriyor. normalde satin almaya niyetim yok sadece dinliyorum. ancak visa ya da master kredi kartimla alisveris yapabilecegimi soyluyor. sasiriyorum cunku bu iran'da mumkun degil sadece iran kartlarini kullanabiliyorsunuz. dukkan dubai ile calisiyormus. onlara komisyon odeyerek kredi karti kullandiriyormus. bu durumda ben de kucuk bir el dokumasi hali almaya karar verdim. secmekte epey zorlandim. odeme islemi de oldukca ilgincti. kartimi bir makineye koyup eliyle ileri geri yapti ve kartin kopyasi kagida cikti. sonra fis kesti. belki de kartimda para yok nasil anliyor ki kaziklaniyor muyum yoksa diye dusunecek oldum ama adam cok guvenilir bir izlenim sunmustu. ayrilirken dama cikip sehri gorebilecegimizi soyledi. yezd gercekten sessiz bir guzel.

damdan yezd

fotografta gorulen agactan yapilmis seyi siiler dini torenlerinde siyahla kaplayip tasiyorlarmis. huseyin'in kerbala'daki cadirini simgeliyormus. damdan yan kisimdaki hediyelik dukkanini goruyorum. burasi da haliciya ait ve kredi kartiyla alisverise izin veriyorlar buradan da bir iki sey aliyorum. otele gidince menude deve eti gorunce denemek istiyorum. yemek fena degil. ancak cole deveye binmeye gidecegimizi dusununce biraz midem bulaniyor. normalde boyle seyler hissetmem. ama bir devenin etini yedigim icin pisman oluyorum. bir daha yemem sanirim.

sabahki turu teklif eden hanim geliyor bizi almaya. dayisinin arabasiyla gelmis. bize cok misafirperver davraniyor. karpuz suyu ve ev yapimi limonata getirmis ikram ediyor yolda. colden once bir kaleye ugruyoruz. sonrada etraftaki bahceleri geziyoruz biraz.

kale. adini sanini bilmiyorum.

ham hurma dalinda


cole dogru yuruyoruz. giriste gece kalmak isteyenler icin kucuk bir tesis var ama kimsecikler yok. ramazandan mi? bilmiyorum. biz gece kalmiycaz nasil olsa. etrafta deve yok. bir koylu deveyi getirecekmis rehberimiz telefonla konusuyor getirmesi icin. devemiz gelene kadar colde yuruyoruz biz de. gelince arkadasimla birlikte biniyoruz. deve genc oldugu icin cok sallamiyor. ancak ileriye yurumek de istemiyor. ayni yerde birkac tur atip hevesimizi aliyoruz.

 col ve ben

colden tekrar yezd'de donmemiz bir saatten fazla suruyor. rehber bizi iyi bir restorana goturebilecegini soyluyor. kabul ediyoruz. yezd'de restoranlar genelde eski buyuk evlerin avlularinda. su an ya otel ya da dogrudan restoran olarak hizmet veren evler bunlar. fazla secenegim olmamasina ragmen bu sefer kebap yemek istemiyorum. kesk bademcun dedikleri patlicanli bir yemek istiyorum. aslinda bizim mezelere benzeyen bir yiyecek ama bana ogun oluyor. yezd halki dindar olarak biliniyor. hatta arkadasim buraya gelirken uzun giyinmem konusunda israr etti. fakat sokakta gezerken gunduz su icen molla adaylari gordum. restoranlar da avluda oldugu icin gunduzleri acik. ustelik isfahan'da icemedigim nargileyi burada icmeme kimse ses etmedi. yalniz rehberimiz bizi vakit gecmeden otele teslim etmesi gerektigini soylemeye basladi. telefon edelim guvendeyiz diyelim dediysek de nafile. rehberlerin uzerinde cok baski var anladigim kadariyla. ancak bize bu durumu onceden soylemeyip beni alelacele nargilemin basindan kaldirdigi icin bozuluyorum ona.

ertesi gun otelimizin hemen yanindaki unlu "mescid-i cami"den basliyoruz gezmeye. oradan su muzesine gidiyoruz. bu sefer ogrenci kartlarimiz yanimizda oldugu icin rica edip iranli bileti aliyoruz. her yerde degilse de yezd'de kartimiz ise yariyor. su muzesi eski zengin bir ailenin evinden cevirme. eyvani aynali. aynali suslemeleri sevmiyorum ama bu evde sirin durmus. muzeden cikinca larilerin(lariha) evini bulmak uzere eski yezd sokaklarina daliyoruz. arkadasimin yon duygusu kuvvetli kolay buluyor ama ben yine de birine sormak istiyorum. adresi sordugumuz bir genc bizi motorsikletiyle yakina birakabilecegini soyluyor. ikimiz arkada, o ise bir elinde telefonla konusurken bizi dar sokaklarda ustalikla ve hizla istedigimiz yere goturuyor. evet ikimiz de korkuyor ve onumuzdekine sikica tutunuyoruz. 

mescid-i cami


mescid-i cami detay

su muzesi

 muzede badgir ve kanatlarin nasil calistigini anlatan bir cizim



 yezd sokaklari

saat ikiye kadar larilerin evi kapali imis. onumuzde bir turist ofisi var. oradan yemek yemek icin iyi bir yer soruyorum. mihr otelinin restoranini tavsiye ediyor. oncesinde dikkatimizi ceken bir otel-eve giriyoruz. bir gorevli bizimle yakindan ilgileniyor. otele bir suru antika esya doldurmus sergiliyor. odalar bile ayri ayri bu esyalarla dosenmis. fotografimizi cekmeye pek hevesli. bilgi veriyor her sey hakkinda, bir de papagani var. "ne kon" yani yapma diyor papagan. arkadasim o kadar ilgilendi biraz para vericem diyor almaz ki diyorum. adam aliyor ve mort oluyorum. oradan tavsiye edilen restorana gidiyoruz. iran'da yedigim en kotu yemek sehrzad'dan sonra buraninki oluyor. gitmeyin.

lariha evine giderken yolda iskender'in hapishanesi diye bir muze goruyoruz. gorevli bize aciyip ucretsiz gezmemize izin veriyor. iceride bir sey de yok zaten. burasi gercek bir hapishane degil ama bir nedenle zindan denmis. buradan cikip lariha evini gezmeye gidiyoruz. dogrusu badgirli eski bir zengin evinden daha fazlasi degilmis. o kadar aramasak da olurmus. su muzesi daha guzel.


iskender zindani

emir cakmak meydani'na geciyoruz. burada minarelerin altinda tekke dedikleri acik bir alan var. eskiden   dini bilimler okurken yukselen ogrenci bu acik bolumlerde uste dogru cikarmis. burada zurhaneyi ariyor ama bulamiyoruz. otele gidip yemek yiyoruz. ben pazara gitmek istiyorum ama cuma oldugu icin kapali. yine de soyle bir gezip caminin yakinindaki acik bir iki yerden alisveris yapiyorum. ayrilmak vakti.

emir cakmak meydani

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder